Mavi Kod Uygulaması ve Yapılması Gerekenler. Mavi kod, hastanelerde personel, hasta yakını veya hastalardan herhangi birinin solunum veya kardiyak arresti (kalp veya solunum durması) sonucu verilen, zamanın en iyi şekilde kullanılmasını sağlayan ve tüm dünyada aynı renk ile ifade edilen bir acil durum yönetim aracıdır.
SONRASIYAPILMASI GEREKENLER Kalp Krizi Sonrası Taburcu Olduktan Sonra Yapılması Gerekenler Koroner arter hastalığı kronik bir hastalık olup, ömür boyu sürecek olan ilaç tedavisinin de başlangıcını oluşturur. Bu nedenle taburcu olduktan sonra da tedavi ve takibiniz devam edecektir. Kalp krizi geçiren bir kişinin tekrar kriz
KalpAnevrizması Tedavisi. Kalp anevrizma tedavisi için öncelikle oluşan damar baloncuğunun sebebi, boyutu, ne kadar zamandır var olduğu, gelişmesi göz önüne alınmalıdır. Burada ekstradan bazı unsurlara değinmek gerekiyor. Öncelikle tanının koyulabilmesi için ilgili muayenelerin ve tetkiklerin eksiksiz yapılması gerekir.
Rapora göre, Avrupa Birliği’nde (AB) kullanılan 177 milyon doz Pfizer aşısında 145 kalp kası iltihabı ve 138 kalp zarı iltihabı vakası, Moderna aşısı ile aşılanan yaklaşık 2 milyon kişiden 19’unda kalp kası iltihabı, 19’unda da kalp zarı iltihabı vakası tespit edildi. Haziran ayı sonunda, ABD Gıda ve İlaç
yon sintigrafisi ve spiral bilgisayarlı tomografi (BT) rı ve yapılması gerekenler hakkında bilgilendirilmeleri. Yaralanma sonrası lezyon seviyesinin altında refleks .
Vay Tiền Online Chuyển Khoản Ngay. Kemik sintigrafisi, tıp teknolojisinin geliştirerek kemik hastalıkları alanında başarılı sonuçların elde edilmesi amacıyla sunulan bir görüntüleme sistemdir. Radyoaktif kemik ajanlarının damar yoluyla vücuda yerleştirilmesinden sonra yapılan görüntüleme işlemine denilen kemik sintigrafisi, kemik metabolizmasının azalmış veya arttığı yerlerde radyoaktif ajanlarının tutuluşunu izleme yöntemidir. Spor yapan insanlarda oluşan kırıkların tespit edilmesinde, enfeksiyon veya tümör gibi oluşumların tespit edilmesinde son derece etkili sonuçlar sunan kemik sintigrafisi ile hastalığa erken dönemde tanı koymak ve uygun tedavi şeklini belirlemek çok daha kolay bir hal almaktadır. Modern tıp dünyasının her hastalık üzerinde özel çalışmalar yapması ve bu çalışmaların önemli oranda pozitif sonuçlar vermesi gibi değerler sayesinde hastalık türü ne olursa olsun erken dönemde tanılamanın mümkün hale geldiğini söylemek gerekiyor. Kemik sintigrafisi testi nasıl yapılır? Kemik sintigrafisi çekiminden önce vücuda damar yoluyla radyoaktif ajanlar enjekte edilir. Bu ajanların en büyük özelliği, kemikte tutulma özelliğine sahip olmalarıdır. Bazı hastalarda gerekli görülmesi durumunda radyoaktif ajan enjekte edilmeden önce lokal anestezi yapmak için “anestezik krem” kullanılarak hastanın ağrı çekmemesi sağlanmaktadır. Radyoaktif maddenin tüm vücuda yayılması ortalama 2-3 saat kadar zaman almaktadır, bu zaman diliminin bitmesinden sonra özel bir çekim gerektirmiyorsa SPECT, tomografik çalışma ortalama 20-40 dakika arasında kemik sintigrafisi çekimi tamamlanmaktadır. Hastanın sintigrafi çekiminde en çok dikkat etmesi gereken şey, görüntünün daha kaliteli olabilmesi için çekim esnasında hareket etmekten kaçınmasıdır. Bunun dışında özel olarak yapılması gereken herhangi bir işlemden söz edilmez. Sintigrafi çekiminden önce yapılması gerekenler Her görüntüleme sisteminde öncesinde bir takım hazırlıkların yapılması gerekir. Kemik sintigrafisi çekiminde de hastanın önceden bazı hazırlıkları yapması gerekmektedir. Sintigrafiye girerken hastanın hastalık ile ilgili son raporlarını yanında bulundurması, laboratuvar incelemeleri veya varsa röntgenlerini yanında götürmesi gerekmektedir. Sintigrafi çekimi için öncesinden özel bir hazırlık yapılmasına gerek yoktur. Ancak bu tip çekimlerden korkan okul öğrencileri veya okul öncesi çocukların sintigrafi ile ilgili bilgilendirilmeleri, işlemin zor ve ağrılı bir işlem olmadığının bildirilmesi gerekir. Kemik sintigrafisi çekiminde herhangi bir özel hareket veya yapılması gereken özel bir şey olmadığı için çocuklar çekim esnasında herhangi bir sıkıntı yaşamazlar. Özel hastanelerde veya özel çekim merkezlerinde çocuklar için kemik sintigrafisi çekilirken hastanın oyalanması için dikkatini çeken bir oyuncak verilir veya eline bir kitap verilir. Bu da çocuklarda sintigrafi çekimini son derece kolay hale getirmektedir. Kemik sintigrafisi İstanbul Özel hastane ve görüntüleme merkezlerinin yoğunlukta olduğu İstanbul’da, sintigrafi çekmek için çok sayıda uygun adres bulunmaktadır. Ancak acil durumlarda yapılması gereken en güzel şey, bu alanda hizmet veren bir kurumdan destek almaktır. Kemik sintigrafisi İstanbul hizmetlerinde başarılı hizmetlerimiz ile hastaların sağlıklarını koruma altına aldığımız kurumumuz ile iletişime geçerek alanında uzman ve deneyimli çekim yerlerinden randevu oluşturabilirsiniz. Kemik sintigrafisi fiyatları İstanbul’un birçok noktasındaki hastanelerle anlaşmalı olan Biyorad, hastalara en yakın konumda yer alan özel hastane veya sintigrafi çekim yerlerinden randevu oluşturarak hastalığın teşhis edilmesinde yardımcı olmaktadır. Kemik sintigrafisi fiyatları hakkında ayrıntılı bilgi almak ve randevu oluşturmak için çağrı merkezi numaramızı arayarak bilgi alabilirsiniz. Kemik sintigrafisi yapan hastaneler Modern tıp dünyasının her geçen gün daha da yükselişe geçmesi ve bu alanda hizmet veren hastane ve özel çekim merkezlerinin artması sayesinde kemik hastalıkları ile ilgili kesin sonuçlara daha kolay bir şekilde ulaşılabilmektedir. Kemik sintigrafisi yapan hastaneler, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinde faaliyet veren kurumlarda yapılabilen bir işlemdir. Biyorad olarak bu alanda hastalarımıza en kaliteli hizmetleri sunmak ve zamanında işlem yapmalarını kolaylaştırmak adına birçok hastane ile özel anlaşma yapmaya devam ediyoruz. Kemik sintigrafisi çeken hastaneler bakımından zengin seçeneklere sahip olan kurumumuz ile iletişime geçerek size en yakın adresten randevu oluşturabilir, acil durumlarda daha hızlı sonuç elde edebilirsiniz. Kemik Sintigrafisi sonucu ne zaman alınır? Hastanelerin veya özel çekim merkezlerinin yoğunluğuna bağlı olarak kemik sintigrafisi sonucu uzayabilmektedir. Ancak özel hastanede bu sürenin daha kısa olduğunu söylemekte yarar vardır. Kemik sintigrafisi sonucu ise ortalama 1 gün sonrasında verilmektedir. Biyorad’ da bu kemik sintigrafisi sonuçları işlemden hemen sonra yarım saat içerisinde teslim edilmektedir. Detaylı inceleme gerektiren veya özel işlem uygulanması gereken durumlarda, sonucun biraz daha uzun sürelere yayılacağını bilmekte fayda vardır. Kemik Sintigrafisi ne kadar sürer? Çekim işlemi, radyoaktif ajanın vücuda yayılmasını bekledikten sonra ortalama 20-30 dakika kadar sürmektedir. Kemik sintigrafisi zararları nelerdir? Kemik sintigrafisi çekiminde kullanılan radyoaktif ajanlar, bazı hastalarda alerjiye neden olabilmektedir. Bu durumun daha öncesinden doktora bildirilmesi durumunda gerekli önlemler alınmaktadır. “Kemik sintigrafisi zararlı mı?” sorusuna verilecek en iyi yanıt; sintigrafi, radyoaktif madde ile yapılan bir işlemdir. Bu işlem esnasında hastanın ağrı çekmemesi için çekimden önce anestezik krem kullanılmaktadır. Bu krem, çekim yapılacak bölgede hastanın ağrı çekmemesini sağlamaktadır. Bunun haricinde bugüne kadar herhangi bir zararının tespit edilmediğini belirtmek gerekir. Kemik sintigrafisi endikasyonları Tıp dünyasına geliştirilerek sunulan kemik sintigrafisi, hastalık ile ilgili gerekli bilgilere ulaşmayı sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntem sayesinde uygun tedavi yöntemi daha kolay belirlenebilmekte ve tedavi aşamasına daha rahat geçilebilmektedir. Kemik sintigrafisi endikasyonları, çekimden sonra doktorun yapacağı analiz ve incelemelerden sonra daha da net hale gelebilmektedir.
Kalp, insan yaşamının ve sağlığının düzenli yürüyebilmesi için en önemli organdır. Kalp, günde 3000 galon kan taşır ve güçlü, kaslı bir pompa gibidir. Kalbin düzenli çalışabilmesi için diğer organlarda olduğu gibi sürekli olarak kan akışının sağlanması gerekmektedir. Kalp kasının çalışmasını sağlayarak fonksiyonlarının yerine getirmesini sağlayan koroner arterlerin düzenli çalışması gerekir. Farklı nedenlerden dolayı meydana çıkan koroner arter hastalığı, kalp kasının doğru şekilde çalışmasını engeller ve buna karşı önlem alınmadığında ciddi hastalıkların meydana gelmesine neden olur, ilerleyen dönemlerde ise kalp krizi gibi ölümcül durumlarla karşılaşılmasına neden olur. Miyokard perfüzyon sintigrafisi tam da bu amaçla çekilmektedir. Hasta, kalp şikâyetinden dolayı uzman doktora gittiğinde genel muayene ile hastalığın ne olduğu anlaşılmaması durumunda kişide koroner arter hastalığı KOH olup olmadığını saptamak için miyokard perfüzyon sintigrafisi çekilmesi istenir. Miyokard sintigrafisi nedir? Gelişmiş ve son derece kesin bilgi veren görüntüleme sistemlerinin tıp dünyasına sunulmasıyla birlikte kalp hastalıkları ile ilgili bilgileri edinmek ve buna uygun tedavi yöntemlerini belirlemek çok daha kolay hale gelmiştir. Miyokard sintigrafisi, koroner arter hastalığına teşhis koymak, tanı koymak ve uygun tedavi şeklinin belirlenmesini planlamak için yapılan bir işlemdir. Miyokard sintigrafisi, arada bekleme süresiyle birlikte ortalama olarak 2-3 saat kadar süren bir görüntüleme işlemidir. Koroner damarlar yoluyla gelen radyoaktif tetkik maddesinin dağılımını ve tutulma yoğunluğu ile sol kalbin kanlanması ile ilgili bilgileri yüzde 90’ın üzerinde bir doğruluk oranıyla bilgi edinmeyi sağlayan bir görüntüleme sistemidir. Modern tıp dünyasında son yıllarda koroner arter hastalığı KOH hakkında bilgi edinmek için en sık başvurulan yöntem haline gelen miyokard perfüzyon sintigrafisi sayesinde erken dönemde müdahale etmek ve hastanın yeniden sağlığına kavuşmasını sağlamak çok daha kolay hale gelmiştir. Miyokard perfüzyon sintigrafisi ile birlikte kullanılan EKG sayesinde, kalp kasının kasılma özelliklerini ve kalp duvar hareketleri incelenerek hastalığın durumu hakkında daha kesin sonuçlara ulaşılabilmektedir. Bu yüzden genellikle her iki işlem eşleştirilerek daha somut sonuçlara ulaşılmaktadır. Miyokard perfüzyon sintigrafisi hangi hastalıklara tanı konur? Gelişmiş ve görüntülemede son teknik olarak tıp dünyasına sunulan miyokard sintigrafisi, pek çok kalp hastalığında öncü bir sistem olarak değerlendirilmektedir. Sadece koroner arter hastalığı için kullanılmayan aynı zamanda çeşitli bazı hastalıklara tanı koymak için de kullanılan miyokard perfüzyon sintigrafisi, daha çok şu alanlarda ve şu amaçlarda kullanılmaktadır. Koroner arter KOH hastalığı tanısında, Stent ve baypas tedavilerinin takip edilmesinde, Atipik göğüs ağrısı ve diğer atipik şikayetleri ile doktora giden hastalarda, Anjiyo uygulanmış hastalarda koroner damarlarda sınırda darlıklar görülmüş hastalarda, bu darlıkların kalp kası kanlanmasını etkileşimini değerlendirmek amacıyla miyokard sintigrafisi yapılmaktadır. Miyokard perfüzyon sintigrafisi nasıl çekilir? Sintigrafi çekiminden önce hastaya damar yolundan çok düşük dozda radyasyon içeren bir radyoaktif madde enjekte edilir. Radyoaktif madde, uygulanacak stres testinin sonunda egzersiz veya farmolojik damar yoluyla enjekte edilmektedir. Enjekte edilen radyoaktif maddenin kalp kaslarına ulaşması ortalama 2 saat kadar sürmektedir. Bu bekleme süresinden sonra kullanılan özel bir kamera yardımı ile radyoaktif maddenin nasıl bir yol izlediğini görmek için görüntüleme yapılır. Radyoaktif maddenin enjekte edilmesinin nedeni, kalp kasına giden kan ile doğru orantılı olarak maddenin hareket halinde olmasıdır. Bu sayede koroner arterlerdeki darlık ya da meydana gelen tıkanıklıklar daha rahat görüntülenir ve buna uygun olarak tedavi şeklinin planlanmasına karar verilir. Stres ve egzersiz testi neden yapılır? Koroner arter hastalığı KOH bazı zamanlarda kalbin yoğun stres altında olmasıyla da kendini gösterebilen bir hastalıktır. Bu nedenle miyokard perfüzyon sintigratisi MPS çekimi istirahat hali ve stres sonrası olmak üzere iki farklı şekilde çekilir. Bu da hastalık ile ilgili daha kesin bilgilerin elde edilmesine yardımcı olur. Yaptırılan egzersiz sayesinde kalp kası daha fazla kan ihtiyacı duyacak ve böylelikle tıkanıklık ve damarların varlığını saptama konusunda daha net bilgiler elde edilecektir. Miyokard sintigrafi öncesi yapılması gerekenler KOH hastalığının tespit edilmesi için yapılan miyokard sintigrafisi öncesinde hastaların dikkat etmeleri gereken önemli bazı hususlar bulunmaktadır. Bunlar; Doktor aksi yönde bir şey söylememiş ise randevudan 4 saat öncesinden aç kalınması gerekir, Kalp hastalığı, hipertansiyon, şeker hastalığı veya bunlara benzer sürekli ilaç kullanmayı gerektiren hastalıklar varsa doktorun aksi bir durum belirtmemesi durumunda en az 2 gün öncesinden kesilmesi gerekmektedir. Randevuya giderken hastanın dinlenmiş olması gerekmektedir. Bununla birlikte rahat kıyafetler ve ayakkabı tercih edilmelidir. Sintigrafi öncesinde stres ve egzersiz testi yapılacak ise en az 2 gün öncesinden çay, kahve ve çikolatanın kesilmesi gerekmektedir. Daha öncesinden KOH ile ilgili varsa rapor ve analizler bunların doktorla paylaşılması gerekmektedir. Miyokard perfüzyon sintigrafisi zararlı mı? Sintigrafi çekiminden daha net görüntü almak için radyoaktif madde damar yoluyla hastaya enjekte edilmektedir. Bu radyoaktif maddenin hasta üzerinde herhangi bir yan etkisi bulunmamaktadır. Ancak stres testi yerine “dipiridamol ilaçlar” kullanıldığında ilaca bağlı olarak; bulantı, çarpıntı, baş ağrısı, baş dönmesi geçici bazı rahatsızlıklar yaşanabilmektedir. Radyoaktif madde, çok düşük dozda verildiği için vücuttan atımı çok kısa sürede olur ve başka insanlar üzerinde etkili olmaz. Yapılan araştırmalara göre yukarıda saydığımız durumlar dışında herhangi bir zararı bulunmayan miyokard pefüzyon sintigrafisi, kalp sağlığı açısından önemli olduğu için aksatılmaması önerilmektedir. Miyokard perfüzyon sintigrafisi ne kadar sürer? Miyokard sintigrafisi, iki aşamada yapıldığı için diğer sintigrafi çekimlerine göre biraz daha uzun sürebilmektedir. Kardiyoloji uzmanının belirlediği egzersiz testlerine göre de bu süre uzayabilmektedir. Fiziksel egzersiz treadmill koşu bandında veya Farmakolojik egzersiz ilaçlı seçilir. Fiziksel egzersiz istenmiş ise kalp hızının istenen seviyeye çıkması sağlanıncaya kadar hastanın koşu bandında koşmasına ihtiyaç duyulur. Eğer ilaç verilecekse herhangi bir bekleme süresine gerek yoktur. Farmakolojik egzersiz, damar yoluyla verilen ilaç sayesinde kalbe stres biner ve bu da yine kalbin istenen hızda atmasını sağlar. Egzersiz işlemleri bittikten sonra radyofarmasötik enjeksiyonunu takiben kısa bir dinlenme molasından sonra ortalama 15 dakika kadar süren bir çekim gerçekleştirilir. Miyokard sintigrafisinin ikinci aşamasına geçildiğinde tam dinlenme sağlandıktan sonra ikinci aşamaya geçilir, ikinci bir enjeksiyon gerçekleştirilir, bundan sonra da ortalama 15 dakika süren ikinci çekime geçilir. Her iki aşama toplamda 30 dakika kadar sürmektedir. Miyokard perfüzyon sintigrafisi fiyatı Tıp dünyasının sağlık alanında önemli gelişmelere imza atması sayesinde görüntüleme sistemlerinin fiyatlarında düşüşlerin yaşandığını söylemek gerekiyor. Miyokard perfüzyon sintigrafisi fiyatları da bu bağlamda eskisine göre daha düşüktür. Özellikle de özel hastanelerin yaygın olduğu İstanbul gibi büyük şehirlerde, daha uygun fiyatlarla sintigrafi çekimi yapılabilmektedir. Biyorad olarak hastalara en yakın çekim merkezinden randevu oluşturmak adına anlaşmalı olduğumuz hastane sayılarında her geçen gün artış yaparak daha kaliteli hizmet vermeye çalışıyoruz. Çağrı merkezi numaramızdan ulaşarak miyokard sintigrafisi fiyatları hakkında ayrıntılı bilgi alabilir, randevu oluşturabilirsiniz.
Sintigrafi, nükleer tıp alanında hastalık tanısı için kullanılan bir yöntem olmaktadır. Organ ve dokuda meydana gelen hastalığın moleküler olarak görüntülenmesinde kullanılır. Rahat bir uygulama olduğundan hastalarda bir tedirginlik gözlemlenmemiştir. Şöyle ki, hastaya ağız veya damar yoluyla bir ilaç verilir. Verilen ilaç, hasarlı bölgeye doğrudan etki eder. Ardından oluşan değişimleri incelemek için gama kamerası denilen tıbbi bir cihaz kullanılır. Tanıyı kolaylaştırmayı sağlayan bu ilaç, içerisinde talyum ve teknesyum gibi içeriklerin yer aldığı özel bir formül olmaktadır. Radyoysan yayıcı bir yapıya sahiptir. Radyasyon dalgaları gama kamerası tarafından algılanır. Bu ilaç ile vücutta ne tür etkilerin oluştuğu, ne derece etki sağladığı ve ne kadarının vücuttan atıldığı hususları gözlemlenir. Veriler, fotoğraflama ve sayısal olarak ele alınır. İlaç kontrollü bir şekilde verilir. Aynı zamanda ilacın zararı veya yan etkisi de yoktur. Sintigrafi yöntemi hakkında genel bilgiler Sintigrafi yöntemi hakkında genel bilgiler sayesinde süreci tanımak mümkündür. Vücutta yer alan organ ve dokular için kullanılan bir yöntemdir. Mesela; tiroit, kemik, böbrek ve benzeri alanlarda verimli sonuçlar alınır. Hastalıkların erkenden belirlenerek tedavi prosesinin ve tedavi sonucunun başarı durumunun gözlemlenmesi, hızlı, emniyetli ve rahat bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlar. Yeni doğan bebekler, yaşlılarda güvenle uygulanır. Ancak uygulamanın yapılmadığı özel durumlu kişiler vardır. Gebeler de sintigrafi yöntemi uygulanmaz. Gebelik süresinin bitip aradan biraz zaman geçtikten sonra sintigrafi yönteminin uygulanması önerilir. Doktor tavsiyesine göre hareket etmek gerekir. Sintigrafi yöntemi uygulanırken hastada herhangi ağrı, acı hissi oluşmaz. Dolayısı ile diğer tedavi yöntemlerindeki gibi hastalarda korku, panik oluşmaz. Sintigrafi yöntemi öncesinde yapılması gerekenler nelerdir? Sintigrafi yöntemi öncesinde yapılması gerekenler nelerdir sorusu hastayı bu yönteme hazırlamada gereklidir. Bu yöntemde doku ve organlar gözlemlendiği için hastanın genel durumunun uygun olması gerekir. Tok karnına veya aç karnına olması gibi faktörler belirlenir. Yaklaşık 5 saat yeme içmeye ara verilmesi kalp için yapılacak sintigrafi yönteminde istenir. Özel ilaç hastaya verileceği için düzenli olarak kullandığı ilaç var mı? Varsa doktora bu konu hakkında bilgi verilir. Hastanın ilaç kullanımına ara verilmesi istenir. Eğer böbrek ve kemik için sintigrafi yöntemi kullanılacaksa hastadan bol su tüketmesi istenir. Yarım saat içinde yarım litre su tüketmek yeterli olacaktır. Hastanın bol ve rahat kıyafetler giymesi önerilir. Şekerli, yağlı yiyeceklerin tüketimine 2 gün önceden ara vermek gerekir. Yakın zamanda yaptırılan test sonuçlarına ihtiyaç olabileceği düşüncesi ile hastanın yanında bulundurması gerekir. Vücuttaki her organ ya da doku için yapılacak sintigrafi yöntemi aynı değildir. Farklı olması hazırlık sürecinin de değişmesi demektir. Neden sintigrafi yöntemine ihtiyaç duyulur? Neden sintigrafi yöntemine ihtiyaç duyulur? Sintigrafi yöntemi, gelişmiş teknoloji kullanılmasıyla hastanın iç organ ve dokularını kapsamlı olarak görüntüleme imkânı verir. Uygulama alanının geniş olması sayesinde vücuttaki bütün organlara bu yöntem uygulanır. Hastalığın belirlenmesi için kullanılan tedavinin yetersiz olması veya hastalığın tespit edilememesi durumunda sintigrafi yöntemine ihtiyaç duyulur. Bu yöntem; beyin, kalp- damar sistemi, sindirim sistemi ile tiroit gibi organlarda ve dokularda oluşan tümör, kanser, hasar, deformasyon gibi riskli durumlar için kullanılır. Organın fonksiyonu, yapısı gibi konularda doğru bilgi alınmasını sağlar. Kısa sürede saptanan hastalık için tedavi prosesinin belirlenip hemen uygulanmasını sağladığından hastalığın ilerlemesini önler. Sintigrafi, ciddi hastalıklarda erken teşhis sağladığından hayat kurtarıcı bir yöntemdir. Sintigrafi yöntemi hangi hastalıklar için kullanılır? Sintigrafi yöntemi hangi hastalıklar için kullanılır? Hastalık belirtisinin fark edilmesinden sonra doktor muayenesinin yapılması gerekir. Doktorun gerekli görmesinden sonra sintigrafi yönteminin uygulanmasına karar verilir. Nükleer tıp alanında kullanılan sintigrafi yöntemi için hastanın randevu alması yeterlidir. Sintigrafi yöntemiyle incelenecek hastalıklar aşağıdaki gibidir; Endokrin guatr veya tiroit hastalıkların belirlenmesi için sintigrafi yöntemi kullanılır. Bu bölgede oluşan düğümlerde, bezlerde büyüme hareketlerinin izlenmesini kolaylaştırır. Sadece hastalık bölgesel olmayıp kan değerlerinde oluşan değişimlerin belirlenmesini de sağlar. Düğümlerin hareketlerini, mikrobun yayılması, kanser gibi riskli durumların tespitinde gereklidir. Enfeksiyon bölgesel veya vücuda yayılan mikrobik durumun nedeni, hastalığın çıkış noktası gibi durumların öğrenilmesi için gereklidir. Gastrointestinal sistem sindirim bölgesindeki işlevsel sorunlarda, irin oluşması, cerrahi müdahalenin ardından oluşan yan etkiler, organ ve doku bozukluklarının bilinmesi için gereklidir. Genitoürüner sistem böbreğin işlevinde oluşan aksaklığın tespiti için gereklidir. Ayrıca idrar yolu ile böbrek arasında oluşan iltihap, mikrobik durumun yayılması gibi sorunların gözetiminde gereklidir. Kardiyovasküler sistem kalp ve damar hastalıkları hakkında doktora yardımcı olur. Mesela damar tıkanıklığı, kalp kapakçıklarındaki sorunun tespiti için gereklidir. Tansiyon hastalarında da hastalığın oluşma sebebinin tespiti için gereklidir. Kas ve iskelet sistemi sporcuların sıklıkla yaşadığı çarpma, darbe veya deformasyon sonucunda oluşan hastalıklar için gereklidir. Kemiklerde kanser olup olmadığı, kanserli bölgenin bulunması için gereklidir. Pulmoner sistemi akciğerlerin incelenmesi için gereklidir. Akciğerlerde hava keseciklerinin tıkanması, kan değerlerinin ve akışındaki değişmeler, kanserin belirlenmesi için gereklidir. Santral sinir sistemi beyin işlevini incelemek için kullanılır. Bu bölgede Alzheimer, bunama gibi yaşlılık döneminde sık görülen hastalıkların durum tespiti için kullanılır. Ayrıca kanser, kanama vb. risklerde neden oluştuğunun bilinmesi için gereklidir. Onkoloji lenflerde oluşan hastalıkların belirlenmesinde kullanılır. Yaygın görülen kanser çeşitlerinden cilt, prostat ve meme kanserlerin oluşması, büyümesi ve yayılması durumlarının tespiti için gereklidir. Sintigrafi nasıl yaptırılır? Sintigrafi nasıl yaptırılır? Sintigrafi, alanında uzman ve profesyonel kişiler tarafından yapılması gerekir. Gerekli eğitim ve donanıma sahip olması, yapılan tedavi yöntemlerinin risklerini azaltacaktır. Sintigrafi yöntemini de hastaya uygulayacak kiş; nükleer tıp teknoloji uzmanı olacaktır. Bu uzman, cihazların nasıl kullanıldığını, hastaya nasıl uygulandığı gibi benzer teknik konularda tecrübelidir. Ayrıca bu uygulama esnasında; Kan akışına etki etmeyen rahat kıyafetler giyilmelidir. Altın, gümüş vb. takılar çıkarılmalıdır. Saç tokası, kemer vb. süs eşyaları takılmamalıdır. Sintigrafi yönteminde rahat görüntüleme yapabilmek için özel önlük takmak gerekir. Özel ilacı hastaya hemşire tarafından çeşitli yollardan ağız, damar verilir. Özel ilacın vücutta hasarlı bölgeye ulaşması için beklenir. Gama kamerası ile yayılan radyasyon dalgaları işlenir. Hastanın hareket etmemesi gerekir. İstenildiği zaman yön değiştirmesi söylenir. Veriler, doktor tarafından incelenir. Eğer istenilen veriler elde edilemediyse işlem tekrarlanır. Sintigrafi yöntemi ile istenilen sonuçlar alındıktan sonra teknisyen hastaya yardımcı olur. Önlük çıkarmak, cihazları kaldırmak vb. Doktor, işlem sonrasında hastayı bilgilendirir. Yapılması gereken ve yapılmaması gereken konular hakkında uyarılarda bulunur. İşlem sonrası hasta günlük yaşamına dönebilir. Sintigrafi çeşitleri nelerdir? Sintigrafi çeşitleri sintigrafi yönteminin uygulandığı doku ve organa göre isimlendirilir. Kapsamlı olması sayesinde vücutta en hassas bölgelere kadar uygulama imkânı verir. Bu çeşitler aşağıdaki gibidir; Kalp sintigrafisi; kalpte bulunan damar ve kaslardaki hastalıklar saptanır. İki adımda uygulanır. Birincisi, insanların çağın hastalığına maruz kaldığı stres sonrasında kandaki hareketler gözlemlenir. İkincisi, insanlar dinlendikten sonraki kan hareketleri gözlemlenir. Ve bu iki adımda elde edilen veriler mukayese edilir. Tiroit sintigrafisi; doktor muayenesinin ardından tahlillerde tespit edilen tiroit ve guatr hastalığının net görüntüsü için bu yönteme ihtiyaç duyulur. Kemik sintigrafisi; kemiklerde eğilme, kireçlenme, kanser vb. sorunların başka alanlara sıçramanın görüntüsü için bu yöntem kullanılır. Akciğer sintigrafisi; hava keseciklerinin durumunu görüntülemek için bir sintigrafi yapılır. Ayrıca ciğer içerisinde, yüzeyinde kan olup olmadığını öğrenmek için sintigrafi yapılır. Yani, akciğer için iki farklı şekilde sintigrafi yapılır. Yarım saat içinde işlemler tamamlanır. Böbrek sintigrafisi böbrekte oluşan fiziksel ve işlevsel aksaklıkları görüntüler. İşlem süresi yaklaşık 4 saate kadar uzayabilir. Bu durum kişiden kişiye göre azalır yani değişkenlik gösterir. Sintigrafi yönteminin yan etkileri nelerdir? Sintigrafi yönteminin yan etkileri nelerdir? İleri teknolojinin kullanıldığı sintigrafi yönteminde acı hissi ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca profesyonel kişiler tarafından uygulanması yöntemin güvenilirliğini artırır. Konforlu olan yöntemin yan etkilerinin olup olmadığı merak konusudur. Yan etkilerinin olup olmadığı hususları, aşağıda detaylıca açıklanmaktadır; Sintigrafi görüntüleme işlemi bittikten sonra hasta yaşamına kaldığı yerden devam edebilir. Daha sonrası için bir yan etki oluşmaz. Röntgen de kullanılan radyasyon seviyesi daha yüksektir. Ancak sintigrafi görüntülemesinde radyasyon minimum seviyededir. Sağlam yapılı organlar ve dokular radyasyondan etkilenmez. Hastanın vücuduna gönderilen özel ilacın vücuttan arınma süresi çok kısadır. Yaklaşık 4 gün içinde vücut tamamen temizlenir. Dışkı ile vücuttan uzaklaştırılır. Özel ilacın kişide hassasiyet oluşturup oluşturmadığı önemlidir. Görüntüleme işleminin başarılı olması için alerji vb. hassasiyet durumlarının oluşmaması gerekir. Oluşması çok nadirdir ve hemen geçicidir. Görüntüleme işleminin düzgün yapılabilmesi için hastanın hareketsiz kalması istendiğinden kramp veya ağrılara neden olabilir. Bu etkiler geçicidir. Ayrıca hasta ayağa kalkarken baş dönmesi de yaşanabilir. Dinlenerek kalkmak daha doğru olacaktır. Bu durum sonrasında doktora bilgi vermek gerekir. Kalp hareketlerini incelemek için verilen ilaç kalp atış sayısını ve hızını artırır. Panik yapmaya gerek yoktur. İstirahat edilince bu etkiler geçer. Sintigrafi işleminden en iyi şekilde faydalanabilmek için İnternet sitemizden randevu almanızı rica ederiz.
Sintigrafi düşük dozda radyoaktif madde verilerek organların incelenmesini sağlayan bir görüntüleme yöntemidir. Tiroid sintigrafisi ile tiroid organının düzgün çalışıp çalışmadığı hakkında bilgi sahibi olunur. Sintigrafi öncesi radyoizotop adlı radyoaktif bir madde verilir. Radyoaktif madde vücuda girdiğinde gama ışınlarını bırakır. Bir gama kamera veya tarayıcı sayesinde vücudun dışından bu enerji algılanabilir. Bu kamera tiroid bölgesini tarar. Radyoaktif maddeyi takip eder ve tiroidin bu maddeyi nasıl işlediğini ölçer. Kamera radyoaktif madde ile nasıl etkileşime girdiğine bağlı olarak tiroidin yapısını ve işlevini ayrıntılandıran görüntüler oluşturmak için bir bilgisayar ile birlikte çalışır. Tiroid sintigrafisi hangi amaçla yapılır? ♦Tiroid nodülleri, kistleri veya diğer büyümeleri ayırt etmek ♦Tiroid iltihaplanması veya büyümesi ♦Aşırı aktif tiroid, hipertiroidizm tanısı ♦Hipotiroidizm tanısı ♦Guatr, tiroidin anormal bir genişlemesi ♦Tiroid kanseri tanısı için kullanılır. Tiroid sintigrafisi nasıl çekilir? Tiroid taramaları genellikle bir hastanenin nükleer tıp bölümü polikliniklerinde yapılır. Nükleer tıp teknisyeni tarafından uygulanabilir. Sintigrafiden önce hap, sıvı veya enjeksiyon şeklinde radyoaktif madde alınır. Radyoaktif iyotun emilmesi için gerekli süre beklenir ve tekrar nükleer tıp bölümüne dönülür. Sintigrafi çekimi sırasında düz olarak bir masaya yatılır ve nükleer tıp teknisyeni boynunuzu uzatmak için başınızı geriye doğru çeker ve genellikle en az üç farklı açıdan tiroid çekimlerinizi yapmak için bir tarayıcı veya kamera kullanır. Çekim yapılırken sessiz olmanız gerekir ve işlem yaklaşık 30 dakika sürer. Tiroid sintigrafisi sonrası ne yapmanız gerekir? Vücudunuzdaki radyoaktif iyot idrara geçer. Bu yüzden radyoaktif maddenin atılması için bol su içmeniz ve mesanenizi sık sık boşaltmanız tavsiye edilir. Çevrenizdekileri de radyoaktif maddeye maruz kalma tehlikesinden korumak için dikkatli olmanız gerekebilir. Ayrıca testten 48 saat sonrasına kadar tuvaleti kullandıktan sonra sifonu en az iki kez çekerek radyoaktif maddenin tam olarak uzaklaşmasını sağlamanız önerilebilir. Tiroid taramasından hemen sonra normal diyet ve faaliyetlerinize devam edebilirsiniz. Tiroid sintigrafisi riskleri nelerdir? Herhangi bir tiroid taramasında kullanılan radyoaktif madde içeriğinde düşük ama güvenli miktarda radyasyon vardır. Radyasyona maruz kalmanız asgari düzeyde olacaktır ve normalde herhangi bir komplikasyon yoktur. Radyoaktif maddeye karşı alerjik reaksiyonlar oldukça nadir görülür. Radyoaktif maddeyi enjeksiyon yolu ile almışsanız enjeksiyon yerinde hafif bir ağrı ve kızarıklık kısa bir süre yaşanabilir. Radyasyona maruz kalma çok az ve kısa süreli olmasına rağmen tiroid taramaları hamile veya emziren kadınlar için önerilmez. Tiroid sintigrafi sonuçları nasıl değerlendirilir? Normal bir tiroid sintigrafisinde tiroid bezinin büyüklüğü, şekli ve yerinde herhangi bir anormallik görünmez. Tiroidinizin görüntüsü üzerinde yeşil bir renk olacaktır. Görüntüdeki kırmızı lekeler tiroidte anormal büyümeleri gösterir. Anormal bir tiroid sintigrafisinde muhtemel bir tümörü işaret eden büyümüş veya pozisyonu dışındaki bir tiroid görülebilir. Anormal ölçümler aynı zamanda tiroid bezinin radyoaktif maddeyi çok fazla veya çok az topladığını gösterebilir. Bir tiroid sintigrafisinin anormal sonuçları; Nodüler guatr, toksik nodüler guatr, Graves hastalığı, hipertiroidizm, hipotiroidizm veya tiroid tümörlerinin göstergesi olabilir.
"Kalp-damar hastalıkları riskimiz var mı?" diye yaptırdığımız tetkik ve tahlillerden sonra bazen "Böyle bir riskiniz yok" cümlesiyle evimize gönderiliyoruz. Bazı markerlar riskimiz olmadığına işaret etse de kısa süre sonra yapılan bir anjiyo kimi zaman tamamen tıkalı bir damar veya damarlara işaret edebiliyor. Bu durumda “kalp-damar hastalıkları açısından risk göstergesi olarak kabul edilebilecek kan testleri ve diğer değerlendirmeler sorunu ortaya koymakta yetersiz mi ve bunları boşuna mı yaptırıyoruz” sorusu geliyor akla. Akla gelen ikinci soru ise “Altın standart anjiyo ise kalbinden şüphesi olan her hastaya anjiyo önerilebilir mi” sorusu. Uzmanlara göre kalple ilgili kan testleri ve diğer yöntemlerin hepsi yanılgı payı içeriyor. “Her hastaya anjiyo önerilebilir mi” sorusuna ise “hayır” yanıtı veriliyor. "ANJİYODA BİLE ÇOK KÜÇÜK DE OLSA YANILGI PAYI OLABİLİR" Prof. Dr. Haşim Üstünsoy Anadolu Sağlık Merkezi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Direktörü “Riskimiz var mı” diye yaptırdığımız tetkik ve tahlillerin hepsi belirli oranda hata payı içerir. Bunları, bize yol gösteren işaretler olarak değerlendirmek gerekir. Hepsinin toplamının kümülatif bir yanılgı payı olmasının yanında kendi içlerinde de yüzde 15-25 arasında değişen yanılgı payları vardır. Günümüzde kalp - damar hastalıklarında özellikle damarların tıkanıklıklarında belirleyici olan ve “altın standart” olarak kabul edilen temel tetkik anjiyodur. Altın standart olarak adlandırdığımız bu tetkikin bile çok düşük de olsa bir yanılgı payı içerdiği unutulmamalıdır. Efor testi kendi içinde yüzde 25’lik bir yanılgı payı içerirken, “miyokard perfüzyon sintigrafisi” dediğimiz ve kalbin beslenmesini ölçebildiğimiz özel fotoğraflama tekniği yüzde 10-15’lik yanılgı payına sahiptir. Doktorlar olarak bunların hepsini kümülatif olarak hesapladığımızda belirli bir yanılgı payı içerisinde hastaya, “Riskiniz yok!” veya “düşük risk taşıyorsunuz” diyebiliriz. “Kişinin risk tespiti için doğrudan anjiyoya alınması doğru mudur” sorusuna gelirsek yanıtım “doğru değil” olacaktır. Anjiyo ailesel riski olan, markerlarla beraber risk oranı yükselen ve bu risklerle beraber hastalıkla ilgili klinik bulguları olan hastalara yapılmalıdır. Bu işlemde komplikasyon oranları çok düşük olsa da invaziv girişimsel işlemler olduğu ve hem doktorun hem hastanın radyasyona maruz kaldığı unutulmamalıdır. Check-up'lara gelince. Yararlı taramalar olsalar da genel geçer check uplar ile kalple ilgili net karar verilmesi mümkün değildir. Eğer kalple ilgili risk faktörleriniz varsa mutlaka bu soruna yönelik ayrı tetkiklere yönelmeniz gerekir. "KALP KRİZİ GEÇİRİP GEÇİRMEYECEĞİNİZİ YÜZDE 100 BİLEMEZSİNİZ" Uzm. Dr. Metin Okucu Liv Hospital İç Hastalıkları & Sağlıklı Yaşam ve Check-up Direktörü Doktorunuz hangi testi kullanırsa kullansın, bir gün kalp krizi geçirip geçirmeyeceğinizi önceden kesin olarak yüzde 100 bilmeniz ve bunun zamanını öğrenmeniz günümüz şartlarında mümkün değildir. Ölüm nedeninizin kalp - damar hastalığı kaynaklı olacağını kesin olarak bilmek de öyle… Özetle bir kalp krizini veya kalpten ölümün kesinliğini gününüzün bütün teknolojilerine rağmen söyleyemiyoruz. Bu yüzden, “Hiçbir şeyin yok!” veya “Bu durum seni daha 10 yıl götürür!” gibi söylemler yanlıştır. Bu da demektir ki ölüm nedeninizin hiç hata payı bırakmaksızın kalp olacağını şimdilik kimse bilmiyor. Buna karşın bir kalp krizi geçirme veya kalpten ölme riskinizi, önünüzdeki 10 yıl için yüzde 10-50 arasında tahmin etmek imkanımız var. Bunu yapmak için kullandığımız birçok tarama testi ve check up yöntemi bulunuyor. Kişinin aile hikayesi, kan yağlarının durumu, tansiyonu, şekeri, sigara içmesi, hsCRP testi, kilosu, yavaş adımlarla mı yoksa hızlı hızlı mı yürüdüğü, bir efor testinde kaç dakika gidebildiği ve haftada kaç dakika egzersiz yaptığı büyük önem taşıyor. Bütün bunlardan gelecek sonuçları analiz ederek bir doktorun gelecek 10 yıl içinde kalp krizi geçirme veya kalpten ölme olasılığınızı tahmin etmesi mümkün. Gelelim en can alıcı soru olan “Herkese BT anjiyo yaptırsak daha iyi olmaz mı” sorusuna. Yanıtım “Hayır olmaz”. Çünkü BT anjiyo veya klasik anjiyoda ne görürseniz görün yine aynı durum geçerlidir. Bu “hiçbir tahmin yüzde yüz değil, hatta anjiyoda görülen darlıkların açılması durumunda artık bir şey geçirmeyeceğiniz de doğru değil” demektir. Damarlardaki en küçük plaklar ölümcül kalp krizlerine yol açabilirken, ciddi darlıklara rağmen uzun yıllar sorunsuz yaşamak da mümkündür. Sonuçta modern check up yöntemleri ile risklerinizi bir yere kadar tahmin edebilsek de kalp krizi ve kalpten ölüm konusunda yüzde yüz kesinlikle konuşmamız çok zor. Bilinmesi gereken bu riskleri çok büyük oranda azaltmanın kesinlikle mümkün olduğudur. "ANJİYOGRAFİDE DE RİSKLER OLABİLİR" Prof. Dr. Ahmet Karabulut Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Kalp damar hastalıkları günümüzdeki en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Toplumdaki ölümlerin üçte biri kalp krizi nedeniyle oluşmaktadır. Kalp hastalıklarının sıklığında risk yönetimi ve erken teşhis ile yüzde 50'nin üzerinde bir azalma sağlanabilir. Risk sınıflaması yapılırken en önemli noktalar kişinin yaşam tarzı, genetik yatkınlık ve şikayetleridir. Bazı durumlarda sadece kişinin şikayetleri muayene ve EKG ile birleştirilerek kalp damar hastalığı tanısı konulabilir. Klinikte başvurulan en sık test ise yürüme bandında yapılan efor testidir. Efor testi kişinin genel fiziksel kapasitesini göstermesi açısından çok değerli bir testtir. Ancak kalp damarlarındaki darlıkları göstermedeki etkinliği yüzde 100 değildir. Yapılan çeşitli klinik araştırmalarda efor testinin kalp damar hastalığını öngördürmedeki doğruluk oranı yüzde 60-80 arasında değişkenlik gösterir. Erkeklerde ve efor testinde belirgin EKG değişikliği olan kişilerde doğruluk oranı daha yüksek iken, kadınlarda ve gençlerde bu oran daha düşüktür. Bu nedenle efor testinin sonucu mutlaka hastanın kliniği ile birlikte yorumlanmalıdır. Efor testi normal olup aynı günün akşamında kalp krizi geçiren hastalar nadir de olsa mevcuttur. Kişinin kalp damarları normal olduğu halde efor testinin bozuk olduğu durumlar da vardır. Özellikle hipertansiyon hastalarında bu durumla daha sık karşılaşılır. Efor testinin doğruluk oranı kalp büyümesinde ve bazı ritim bozuklarında kısıtlıdır. Bu nedenle kalp hastalığı açısından yüksek risk taşıyan kişilerde efor testine ek olarak sintigrafi, stres ekokardiyografi ya da bilgisayarlı tomografi ile kalsiyum skorlaması ve anjiyografik tetkikler yapılabilir. Bu yöntemler efor testine göre daha net sonuçlar vermesine karşın daha pahalıdır ve bazılarında radyasyon maruziyeti mevcuttur. Bu nedenle efor testi kalp damar hastalığı taramasında ilk sıradaki klinik test olmaya devam edecektir. Efor testini ilk planda tercih etmemizin sebebi anjiyografi ile karşılaştırıldığında daha güvenli olması. Anjiyografide ise radyasyon, kanama, alerji gibi başka riskler de ortaya çıkıp, nadir de olsa ölüm riskiyle karşılaşılabilir. Efor testi 'fonksiyonel kapasite' olarak adlandırdığımız kişinin fiziksel durumu hakkında bilgi verir. Bu, kişinin ne kadar dinç olduğunu efor testi ile anlamamızı sağlar. Anjiyografi bir tarama testi olarak kullanılamaz. Bu nedenle anjiyografi öncesinde yapılan testler ile hastalar arasında bir eleme gerçekleştirilir. Bu eleme sonucunda gerçekten ihtiyaç duyulan kişilere anjiyografi yapılır. Check up elbette işe yarıyor. Check up’ta hastayı bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Anamnez hastanın öyküsü, muayene, kan değerleri, EKG, EKO ve efor sonuçları bir arada değerlendirildiğinde hastanın riski ile ilgili bir kanıya varıyoruz. Tek başına EKG, efor testi ya da ekokardiyografinin risk belirlemedeki etkisi kısıtlıdır. “HERKES ANJİYO YAPTIRMALI!” DEMEK DOĞRU DEĞİL Prof. Dr. Barış Çaynak Altınbaş Üniversite Hastanesi Medical Park Bahçelievler Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Hastalar bize genelde, “Kalbimle ilgili bir sorun var mı” diye gelirler. Eğer kişide kalbiyle ilgili bir endişe veya ailesinde kalp - damar hastalığı varsa, mutlaka doktor kontrolünden geçmelidir. Doktora kalp rahatsızlığından şüphelenerek gelen bütün hastaların aile hikayeleri detaylı şekilde incelenmelidir. Ailede şeker veya tansiyon hastalığı olması da kalp sağlığı açısından risk oluşturan faktörlerdendir. Aile geçmişinde kalp hastalığı olan ve tansiyonu yüksek kişilerin tansiyonunun mutlaka kontrol altına alınması gerekir. Ayrıca kolesterol yüksekliği de kontrol altında tutulması gereken bir sorundur. Genel sağlık taramaları, sağlık kontrolünü sağlamak açısından oldukça önemlidir. Efor halindeyken göğüste basınç veya baskı hissi, gece sabaha karşı göğüste oluşan ağrı hissi gibi tipik şikâyetleri olan kişilere direkt anjiyo da yapılabilir. Belirgin şikâyetleri bulunan veya ailesinde kalp hastalığı şikâyeti olan kişiler takibe alınır ve bu kişilere öncelikle eko, efor, talyum gibi testler uygulanır. Bilinmelidir ki bu testler kalbin damarlarını göstermez, sadece damarlarla ilgili bir sorun olup olmadığı konusunda fikir verir. Damarları görmenin tek yolu koroner anjiyo yapmaktır. Kalp hastalıklarının teşhisinde kan testleri tanı koymak için yeterli değildir. Önce risk belirlenir, daha sonra tomografi anjiyo’ çekilir. Tomografi anjiyoda darlık başlangıcı görülüyorsa doğru tedavi ile darlığın ilerlemesi önlenebilir. Bu tip kişilerin ciddi bir yaşam tarzı değişikliği yapması gerekir. Sigaradan uzak durulması, mutlaka egzersiz yapılması ve sağlıklı beslenilmesi yanında hastaya gerekli durumlarda ilaç tedavisi de uygulanabilir. Anjiyo komplikasyon oranı düşük ve zor olmayan bir işlem olsa da. “herkes anjiyo yaptırmalı” demek doğru değildir. Yapılan testlerde damar tıkanıklığı düşündürecek bir şey olması halinde anjiyo yapılması gerekir. Testler normal çıktığı zaman anjiyo istemek gereksizdir. Bu noktada bir ara teknik olan, “tomografi anjiyo” işleminde damar yolundan boya verilerek kalp damarları incelenir. Bu testle damarlarda bir darlık görülmesi halinde anjiyo işlemi gerçekleştirilebilir.
kalp sintigrafisi sonrası yapılması gerekenler