Vay Tiền Online Chuyển Khoản Ngay. İşte Erdoğan’ın esinlendiği Nazım Hikmet’in şiiri… Hava kurşun gibi ağır!Bağır, bağır, bağır, bağırıyorum. Koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum… O diyor ki bana – Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem gibi yana yana… Deeeert çok, hemdert yok Yüreklerin kulakları sağır… Hava kurşun gibi ağır… Ben diyorum ki ona – Kül olayım Kerem gibi yana yana. Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. SESİNDEN DİNLEMEK İÇİN LİNK HABERİN TAMAMI İÇİN
Haberler > Sen Yanmazsan Ben Yanmazsam Düşünceleri Uğruna Diri Diri Yakılan Giordano Bruno - 1412 1548 yılında doğmuş olan, İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist Giordano Bruno. Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biri ve şair yönüyle de edebiyata en yakın duranı. Ona “doğacı coşkunluğun düşünürü” demek hiç de yanlış olmaz. Aristotelesçi kapalı evren görüşünden ilk sıyrılanlar arasında yer alan Giordano Bruno, Kopernik'in tezini de cesaretle savunmasıyla biliniyor. Tabii engizisyon bunu kabul eder mi? 1. Bruno, soylu bir ailenin çocuğu olarak 1548 yılında İtalya'nın Nola kasabasında dünyaya geldi, on altı yaşındayken Dominiken tarikatına girdi. 2. Bruno daha on bir yaşındayken mantık ve diyalektik öğrenimine başladı. O yaşlarda Aristotales'nun eserlerini arkadaş toplantılarında okuduğu rivayet edilir. Daha on beş yaşına yeni vardığında engizisyona hakkında yüz elliyi aşkın suç duyurusunda bulunmuştu bile. 3. Kopernikus sistemi ile tanışınca, Bruno tarikat mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak Hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağları koparttı. 4. Kiliseye karşı bir sistem içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı, engizisyon baskısından kurtulmak için Roma'ya ve ardından Kuzey İtalya'ya kaçtı. 5. Bruno evrenin sonsuzluğu yanında evrenin birliği ilkesini de benimser Buna göre Ortaçağ felsefesinde temel alınan gök ile yer ayrılığını reddeder. Bruno, Tanrı'nın ve evrenin birbirinden farklı iki öz olmadığı, ama aynı gerçekliğin iki sonsuz görünümü olduğunu kabul eder. 6. Ona göre her şey Tanrısal kuvvetin görünüşüdür. “Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım.”Düşüncelerinin açıklanmasının kendisi için çok tehlikeli olduğunu bildiği halde, bu cümlesinden de anlaşılacağı gibi, yazı ve konuşmalarında düşüncelerini hep böyle açıkça ifade etmiştir. 7. Dinsizlik ile suçlandığı için hiçbir yerde kalıcı olarak yaşayamadı, sürekli gezdi, Cenevre’ye geçti, ardından Güney Fransa, Paris ve Londra'da devam etti yaşamına. 8. 1582 yılında Sorbonne Üniversitesi'nde bir kürsü elde etti, Londra'da yapıtlarının bir bölümünü bastırdı. 9. Londra'dan kısa bir süreliğine yine Paris'e geçen Bruno, bu defa da Almanya'ya gitti ve eserlerini yayımlatma çabalarını sürdürdü. 10. Daha sonra Zürih'e geçen Bruno, bir İtalyan aristokrat tarafından Venedik'e davet edilince bu daveti kabul etti. 11. Burada Galileo Galilei ile tanıştı, ama Mocenigo adlı bir aristokratla çatışınca, onun tarafından Engizisyon'a teslim edildi. Bir rivayete göre Bruno aşıktı, hem de evli bir kadına. Rivayet gibi görünse de Bruno'nun İtalya’ya dönme nedenlerinden birisi de bu kadındı. Ancak kadın evliydi ve kocası da durumu anlayınca Bruno’yu engizisyonun eline vermek için elinden geleni yapacaktı. Bazı kaynaklara göre Bruno’yu engizisyona gammazlayan en yakın arkadaşlarından birisidir. Mocenigo... 12. Ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylendi. Engizisyonun elinde yaklaşık 7 sene kaldı Bruno. Bu zaman dilimi içinde kendisine ne yapıldığı ve neler olduğu hiç bilinmiyor. Kayıtlar ise nerededir, hala saklanıyor mudur bilinmiyor. 13. Ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz vermedi ve ölüme mahkûm edildi. Ölüm kararını Bruno'ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştır 'Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz'. 14. Kilisenin bu kararı, 1600 yılının Şubat ayında, Roma'da Campo de' Fiori meydanında Bruno'nun diri diri yakılması ile yerine getirildi. Campo dei fiorinin o kaldırımlarında getirildiğinde yüzünde öfke vardı, ama bir yandan da artık bitiyordu. Önce o dilini kestiler Bruno’nun bir daha konuşamasın, insanların zihnini zehirleyemesin, bir daha ruhundakileri kelimelere dökemesin diye. Sonra da odunları dizdiler etrafına… Yaktılar. 15. Giordano Bruno, "Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar." diyerek gitti. Bugün yakıldığı yerde heykeli var ve haklı olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak o 8 yıl işkence görmesine karşın, düşüncelerinden, fikirlerinden, inandıklarından zerrece ödün vermeyen, karanlığın aydınlığa çıkması için kendini ateşe vermekten çekinmeyen bir insan. Örnek alınacak çok yönü olan, ilham veren biri.
aslı "sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" olan nazım hikmet sözünün 50 karakter sınırına uydurulmuş halidir. bkz yaratıcılığın 50 karakter ile teşvik edilmesi bkz kerem gibifelç olmuş bi itfaiye sisteminin hoparlöründen gürül gürül yapılabilecek potansiyel anons.. - bunu yan masadan gonderdiler- e bu yan masa ?!..- sen yanmasan ben yanmasambkz yigit ozgur görünce aklıma gelen söz. sahi, dokunan yanıyor ama sen yanmazsan ben yanmazsam biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa? insanı kontrolsüz bir güç haline getiren, her şeye, her kimseye isyana sürükleyen, amok koşucusu olmaya iten, mum gibi yumuşak ama ateş gibi sert yapan kelimeler bütünü. son samuray filminin sahnelerinden birinde uğruna canını ve kanını feda edeceği lideri ve düşünceleri için tahta bir köprüde imparatorluk askerlerinin elindeki ateş çubuklarına bir yay ve bir okla karşılık vermek ya da bir kılıç ile on yüz bin kişilik bizans ordusunun karşısına " kara murat benim" nidalarıyla çıkmak ya da bir kalem, bir kağıt ve yirmi dokuz harf ile karanlık gecelere büyük büyük güneşler, olmuyorsa minik minik ay parçaları çizmek. isyan...minicik de olsa benim olacak bir isyan... nazım hikmet'in en derin manalı sözlerinden birisi. hatta şiirinin bir parçası tamamı dahava kurşun gibi ağır!bağır, bağır, bağır, kurşun eritmeğe çağırıyorum…o diyor ki banasen kendi sesinle kül olursun ey!kerem gibi yana yana…deeeert çok, hemdert yokyüreklerin kulakları sağır…hava kurşun gibi ağır…ben diyorum ki onakül olayım kerem gibi yana yanmasam,sen yanmasan,biz yanmasak,nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. karadayı dizisiyle gündeme gelip, zamane gençlerinin de sebeplendiği hayat dersi veren nazım hikmet mısrası... ulkemiz icin bugünlerde en cok ihtiyacımız olan şey ama kimsenin yanmaya cesareti yok. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Devrimcilik, Devrimci yazıları, Güzel sözler, Devrimci sözleri mesajları
Ümit ÇETİN / AFYONKARAHİSAROluşturulma Tarihi Mayıs 10, 2009 0000Başbakan Erdoğan, Ergenekon soruşturması ile ilgili "Bakın Názım ne güzel söylemiş Ben yanmazsam, sen yanmazsan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. Elbette yanacağız" dedi. Erdoğan Afyonkarahisar il kongresinde şöyle konuştuPrangadan kurtulmak Biz tarihi bir sorumluluk yüklendik. Biz Türkiye’yi aydınlığa kavuşturmak, Türkiye’yi ilerlemesine, büyümesine engel olan o prangalardan kurtarmak için milletimizden yetki aldık. Sizin kararınız, iradeniz üzerinde biz hiçbir güç kabul etmiyoruz. Elbette yıl boyunca demokrasi ve hukuktan başka referans tanımadık. Milletimizin verdiği yetkinin dışına çıkmadık. Çıkana da asla boyun eğmedik. Dürüst, ilkeli, demokratik siyaseti kendimize şiar edindik. Bakın Nazım Hikmet ne güzel söylemiş; ’Ben yanmazsam, sen yanmazsan nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?’ Yıllar boyu bu dizeler adeta bir slogan gibi tekrarlandı. Elbette ki yanacağız. Hani yandım piştim oldum var ya işte o başka türlü olmaz. Hukukun önü açılsınİşte biz diyoruz ki, elimizi taşın altına koyalım. Gelin Türkiye’yi karanlıklardan aydınlığa çıkarma mücadelesinde buradan nasibini alalım. Gelin hukukun önünü açalım. Hukuka hep birlikte yardımcı olalım. Birlikte demokrasinin standartlarını yükseltelim. Gelin sorun alanlarını tek tek tespit edelim. Ortak çözümler milletleAncak, uzlaşıyı kendi düşüncesini, kendi dayatmasını herkesin kabullenmesi gibi algılayanlar belli bir çevrenin görüşünün hakim olması için uzlaşıyı araç haline getirenler de şunu iyi bilmelidir ki, onlar da yanılırlar. Uzlaşı milletin iradesinde milletin takdirinde olur. Uzlaşı ileriye doğru adım atmakta değişmekte gelişmekte olur. StatükocusunGeriye doğru adım atılmasını, statükonun muhafazasını, uzlaşı zemini gibi gösterenler hata yaparlar. O dar görüşünde, statükocu anlayışında da uzlaşmak durumunda değiliz. Anayasal konularda ne zaman değişiklik gündeme gelse birileri hemen tavrını belli ediyor; ’Biz yokuz.’ ’Oturalım konuşalım, ne yapabiliriz’ bunu söylemek yok. Daha baştan, ’hayır biz yokuz.’ Sen nerede varsın ki? Ana muhalefet partisinin uzlaşmaz tavrını görüyorsunuz.
sen yanmazsan ben yanmazsam şiiri sözleri